İklim Değişikliği
İklim Değişikliği Nedir?
İklim değişikliği olgusu, gezegenimizin iklim sisteminde yaşanan değişimlerin bir sonucudur. Bu nedenle iklim sistemini, unsurlarını ve bunlar arasındaki ilişkiyi anlayarak iklim değişikliğini kavrayabiliriz. İklim sistemi; atmosfer (havaküre), hidrosfer (suküre), kriyosfer (buzküre), litosfer (taşküre) ve biyosfer (yaşamküre) olmak üzere beş ana bileşenden oluşur. Bu sistemdeki herhangi bir değişiklik, hava durumu, iklim ve iklim değişkenliği gibi kavramlarla ifade edilir. İklim; geniş bir bölge içerisindeki uzun yıllar boyunca gözlemlenen hava koşullarının ortalaması olarak tanımlanırken, hava durumu ise belirli bir bölgedeki kısa süreli atmosferik koşulları ifade eder.
İklim değişikliği ise, iklimin ortalama durumunda ve/veya değişkenliğinde görülen, onlarca yıl ya da daha uzun süren istatistiksel olarak anlamlı değişimler olarak tanımlanabilir1. İklim sistemimiz, atmosfer, okyanuslar, kara yüzeyleri, kar ve buzullar ile biyosferden oluşan karmaşık bir etkileşim ağıdır. Bu sistemin dengesi, güneşten gelen enerji ile gezegenimizden yansıyan enerji arasındaki ilişkiye, yani ışınım dengesine dayanmaktadır. İklim değişikliğinin en temel nedeni de bu ışınım dengesinde yaşanan bozulmalardır.
İklim sisteminin enerjisi, büyük ölçüde güneşten gelen kısa dalgalı radyasyonla sağlanır. Bu enerji, yerküremiz tarafından emilir ve uzun dalgalı radyasyon olarak uzaya geri yansıtılır. Sera gazları (CO2, CH4, N2O, O3 gibi) bu uzun dalgalı radyasyonu hapsederek yerkürenin ısınmasına neden olur. Bu doğal sera etkisi, gezegenimizin yaşamı destekleyecek sıcaklıkta kalmasını sağlar. Ancak sera gazlarındaki artış, sera etkisini de artırarak küresel sıcaklıkların artmasına ve dolayısıyla iklimin değişmesine neden olmaktadır.

Sanayi Devrimi’nden bu yana insan faaliyetleri, özellikle fosil yakıt kullanımı ve arazi kullanımındaki değişiklikler, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarını dramatik şekilde artırmıştır. 1750’den bu yana, CO2 konsantrasyonu %47, CH4 konsantrasyonu %156 oranında artış göstermiştir. 2019 yılında, atmosferdeki CO2 seviyesi 410 ppm, CH4 seviyesi 1866 ppb, N2O seviyesi ise 332 ppb’ye ulaşmıştır. Dolayısıyla, aslında iklim sisteminin doğal bir unsuru olan sera etkisi, insan faaliyetlerinden kaynaklanan antropojenik zorlama nedeniyle giderek artmış ve gezegenin ışınımsal dengesini bozmuştur.
Sera gazı konsantrasyonlarında yaşanan bu artışlar, gezegenimizin enerji dengesini bozarak pozitif ışınımsal zorlamaya yol açmaktadır. Kuvvetlenmiş sera etkisi olarak bilinen bu durum, küresel sıcaklıkların artmasına (küresel ısınma) ve dolayısıyla iklim değişikliğine neden olmaktadır. IPCC’nin 6. Değerlendirme Raporu’na göre, sera gazı emisyonlarında ani, hızlı ve büyük ölçekli azalmalar sağlanmadıkça, ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak ulaşılması güç bir hedef olacaktır.

Gezenimizin atmosferinde gerçekleşen bu değişimlere bağlı olarak olarak gelişen iklim değişikliği olgusu, iklim sisteminin diğer tüm unsurlarına, yani küresel ölçekteki tüm canlı ve cansız sistemlere etki ederek onları da değişikliğe uğratmaktadır. İklim değişikliğiyle birlikte ortaya çıkan bu zincirleme gelişmeler ve iklim değişikliğin yarattığı çarpan etkisi ile birlikte giderek artan küresel felaketleri de içermeye başlamıştır. Kaynağında iklim değşikliğinin bulunduğu bu küresel iklim ve çevre olaylarının tümü ise iklim krizi olarak adlandırılmaktadır.
İklim değişikliği olgusu bilimsel yöntemler aracılığıyla iklim olaylarının, yağış rejimlerinin ve küresel sıcaklıkların tarihsel değişimleri gözlemlenerek ortaya koyulmuştur. Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren, Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından 1988’de kurulan Hükümetlerarası İklim değişikliği Paneli (IPCC) iklim değişikliğini, nedenleri, etkileri ve bu etkilerle mücadele yöntemleri (azaltım/uyum) gibi konularla birlikte bilimsel olarak ve düzenli aralıklarla değerlendirmektedir3. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) sürecindeki tüm aktör ve paydaşlara bulgular hakkında bilgilendirme yapmaktır. IPCC bu fonksiyonlarını özellikle 5 yılda bir hazırladığı değerlendirme raporları vasıtası ile yerine getirmektedir. IPCC’nin gözlemleri iklim değişikliğinin etkilerini tüm boyutlarıyla açıklamaktadır.
İklim Değişikliği Nedeniyle Gözlemlenen Küresel Değişimler
İklim değişikliği üzerine yapılan araştırmalar, 1850’den bu yana her on yılın bir önceki on yıldan daha sıcak olduğunu göstermektedir. 2011-2020 dönemi, 1850-1900 ortalamasına göre 1,09°C daha sıcaktır ve bu artış karasal alanlarda (1,59°C) okyanuslardan (0,88°C) daha belirgindir. Okyanuslarda biriken enerjinin %91’i, termal genleşmeye ve eriyen buzullara katkıda bulunarak, deniz seviyesinin 1901-2018 arasında yaklaşık 20 cm yükselmesine neden olmuştur. Küresel sıcaklıkların artışından kaynaklanan bu anomaliler farklı alanlarda ve hava olaylarındaki uzun vadeli gözlemlere dayanılarak ortaya koyulmaktadır.
Küresel Yağış Rejimindeki Değişimler
İnsan kaynaklı etkiler, küresel su döngüsünü değiştirerek atmosferdeki su buharı miktarının artmasına ve yağış rejimlerinde değişimlere neden olmuştur. Yağışlar yüksek enlemlerde, tropiklerde ve muson bölgelerinde artarken, subtropiklerde azalma eğilimindedir. Ayrıca, buharlaşmanın artışıyla birlikte kuraklıklar daha yaygın hale gelmiştir. Karasal ortamlarda yoğun yağış olaylarının sıklığı ve yoğunluğu artmış, orta enlem fırtınaları kutuplara doğru kaymıştır. Evapotranspirasyon süreçleriyle ilişkili olarak bazı bölgelerde kullanılabilir su miktarında düşüşler gözlemlenmiştir. Karalar üzerinde gözlemlenen yoğun yağış olaylarının sıklığı ve yoğunluğu 1950’lerden bu yana artmıştır ve bu artış insan kaynaklı iklim değişikliği nedenli artmıştır. İnsan kaynaklı iklim değişikliği, artan toprak buharlaşması nedeniyle bazı bölgelerde tarımsal ve ekolojik kuraklıkların artmasına neden olmuştur.
Aşırı Hava Olayları ve Afetler
Aşırı hava olaylarının sıklığı ve şiddeti, insan kaynaklı iklim değişikliğinin doğrudan etkilerinden biri olarak giderek artmaktadır. Bilimsel gözlemler, aşırı sıcak hava dalgalarının, yoğun yağışların, kuraklıkların ve tropik siklonların geçmiş dönemlere kıyasla daha yaygın ve daha yıkıcı hale geldiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. 1950’lerden bu yana sıcak hava dalgalarının daha sık ve daha şiddetli hale gelmesi, buna karşılık soğuk hava dalgalarının daha seyrek görülmesi, küresel sıcaklık artışının en doğrudan sonuçlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Bu eğilimlerin, iklim sistemindeki genel ısınmanın bir yansıması olduğu ve insan faaliyetlerinin bu değişimlerde belirleyici bir rol oynadığı bilim insanları tarafından kesin olarak tespit edilmiştir.
Son on yılda yaşanan bazı aşırı sıcaklık olaylarının, insan kaynaklı sera gazı emisyonları olmasaydı gerçekleşme ihtimalinin son derece düşük olduğu vurgulanmaktadır. Özellikle okyanus yüzey sıcaklıklarındaki artışa bağlı olarak denizlerdeki ısı dalgalarının sıklığının 1980’lerden bu yana iki katına çıkması, küresel ısınmanın okyanus ekosistemleri üzerindeki etkisini daha belirgin hale getirmiştir. Benzer şekilde, karasal bölgelerde aşırı yağış olaylarının sıklığında ve yoğunluğunda kayda değer artışlar gözlemlenmiş, bu durum su baskınları ve ani sellerin daha yaygın hale gelmesine neden olmuştur.
İklim değişikliğinin bir diğer sonucu, tarımsal ve ekolojik kuraklıkların artış göstermesidir. Artan toprak buharlaşması, özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde su kaynaklarının azalmasına ve ekosistemlerin bozulmasına yol açmaktadır. Bu durum, tarımsal verimliliğin azalmasına ve su kaynaklarına olan baskının artmasına neden olarak sosyo-ekonomik dengeleri de etkilemektedir. Bununla birlikte, insan etkisinin bileşik aşırı olayların sıklığını artırdığı da bilimsel olarak ortaya konmuştur. Örneğin, sıcak hava dalgaları ve kuraklıkların aynı dönemde yaşanma olasılığı geçmiş yıllara kıyasla önemli ölçüde yükselmiştir. Yangın riski taşıyan bölgelerde sıcaklık artışı ve kuraklığın aynı anda meydana gelmesi, orman yangınlarının daha sık ve daha kontrol edilemez hale gelmesine yol açmaktadır. Benzer şekilde, bazı bölgelerde aşırı yağışlar ve sel olayları bir arada yaşanarak ciddi ekonomik ve çevresel kayıplara neden olmaktadır.
Bu gelişmeler, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının azaltılmasının ve iklim değişikliğine uyum stratejilerinin uygulanmasının aciliyetini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bilim insanları, sera gazı emisyonlarının hızla ve kapsamlı bir şekilde azaltılmaması durumunda, bu tür uç hava olaylarının daha sık ve daha yıkıcı hale gelmeye devam edeceğini öngörmektedir. Küresel ölçekte atılacak her adım, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek ve ekosistemlerin bu yeni koşullara uyum sağlamasına yardımcı olmak açısından kritik öneme sahiptir.
Denizler ve Okyanuslardaki Değişimler
Deniz seviyeleri, termal genleşme ve buzulların erimesi nedeniyle yükselmeye devam etmektedir. 19. yüzyıldan bu yana gözlemlenen küresel deniz seviyesi yükselmesi, son 3000 yıllık dönemde görülen oranlardan daha yüksektir. 1901-1971 yılları arasında yıllık ortalama 1,3 mm olan deniz seviyesi artışı, 2006-2018 yılları arasında yıllık 3,7 mm’ye ulaşmıştır. Bu artış, okyanus sıcaklıklarının yükselmesiyle doğrudan ilişkilidir. Okyanusların pH seviyelerinde de son 50 milyon yılın en büyük düşüşü yaşanmaktadır. Okyanusların asitlenmesi, atmosferde artan CO2 seviyelerinin doğrudan bir sonucudur ve deniz ekosistemlerini ciddi şekilde tehdit etmektedir.
İklim değişikliğini ve bununla ilişkili tüm kavramları, olayları, kurumları ve önlemleri detaylı olarak incelemek için Kaynak Çevre ve İklim Derneği’nin hazırlamış olduğu ücretsiz bir yayın olan A’dan Z’ye İklim Değişikliği Başucu Rehberi‘nin güncellenmiş 3. baskısına bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Referanslar
- Sayman, R. Ü., Baş, D., Tuğaç, Ç., vd. (2023). A’dan Z’ye İklim Değişikliği Başucu Rehberi (3. bs.). Kaynak Çevre ve İklim Derneği (REC), ISBN: 978-975-6180-43-3 ↩︎
- Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC). 2014. Climate Change 2013 – The Physical Science Basis: Working Group I Contribution to the Fifth Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change. Cambridge: Cambridge University Press. doi:10.1017/CBO9781107415324. ↩︎
- Hükümetlerarası İklim değişikliği Paneli (IPCC) ↩︎








